20 Ağustos 2014 Çarşamba

Toplum İmbiğinde Buharlaşan Benlikler Üzerine

Toplumsal normlar borsasında değeri yükselen her ne varsa işte onlara kişiliğini yatırıyorsun. Kendinden olan ne varsa satarak hem de. Benliğini yok sayma halinde iken kendi önüne 'öğrenme'lerinden bir duvar örüyorsun. Bu duvarın, menzilindeki güzel manzarayı görmene engel olması yetmezmiş gibi, bir varışa gitmeyen, yürümenin yalnızca yürümek anlamına geldiği yollarda başına gelebilecek en dramatik eylem(sizlik)e; duraklamaya sebep olmasının, kendinle başbaşa kaldığın her an bir buhran zerresinin gırtlağını yakarak içine süzüldüğündeki anlam veremediğin acıyı oluşturduğunu itiraf ediyorum sana insan!

Mesela 'zengin olma'nın gereklilik olduğu algısı yaratılmış bir zihnin rutubetli duvarları içindesin. Mesela dinliyormuşsun rolü yaptığın müziklerden çivilenmiş tavana kulakların. Mesela sen ezelden beri Barcelona taraftarı, doğduğundan beri marksistsin bugün! Bugün hiç olmadığın kadar kozmetiksin de dün makyajını temizlemeden yattığını iddia ediyorsun! Mesela 'Ben sana mecbur değilim' cilerdensin bir Atilla İlhan hayranı bilseler de seni silikon dostların. Mesela vegansın en engin-arsızlığınla :) beluga havyarının lezettinden bahsettiğin günleri hatırlamazcasına.

İyi gidiyorsun, popülerite şapşalı. Bilmiyordun, öğrendin. Sen, değer verilen ne varsa toplum tarafından, onun tarafında 'duraklama' halindesin. Biz yürüyoruz, yalnızca yürümek için, kendi adımlarımızla!